27.07.2013
Tatil'in başlama anı bu benim için. Sakar Geçidi'nden Gökova Körfezi manzarası. Bu yıl, manzaraya nazır dönemeçlerden birinde, yöre halkının semaverde çay, haşlanmış süt mısır, taze sıkılmış portakal suyu servisi filan da olunca, cumartesi sabahı Datça Yolu'nda bu manzarının keyfini daha bir güzel çıkardık.
Öğle vakti Handan'lardaydık. Güzel evlerinin uzun fıstık çamlarının serinlettiği bahçesinde soluklanıp, öğle yemeğimizi yiyip biraz lafladıktan sonra, Ela'nın baskısıyla:) kumlu sığ denizi olan ''Karaincir''e gittik. Handan'ın ''ama uzak biraz Karaincir!'' diye bizi ısrarla uyarmasına rağmen, mesafenin 15 dakika olması, Datça-İstanbul arasındaki algı farkına güzel örnek:)
Manzarası ve denizi pek güzel bu plaj, yamaçta kurulu Karaincir sitesi ve sakinlerine rağmen bizde rahatsızlık yaratmadı. Çocuklar tüm tatil boyunca belki de en çok bu denizi sevdiler. Ege, kendi başına sığ denizde uzaklara yürüyerek gitmenin tadını çıkardı.
Ela, Ege ve Başak için bu plajın en paylaşılamayan değeri ''ipliğe benzeyen yosunlar'' oldu. Bu yosunları kovada yıkadılar. Birbirlerine attılar. Bize emanet edip özenle saklamamızı talep ettiler. Çorbasını yaptılar. Bize içirdiler. Emanete gözümüz gibi bakamadığımızda fırçayı bastılar. vs. vs.
Karaincir Plajı |
Karaincir Plajı |
Akşam limana bakan Kaptan'ın Yeri emek Rastaurant'ta yemek yiyip kısa bir Datça akşam gezmesi yaptıktan sonra, sabah erkenden buluşup Palamutbükü'ne gitmek üzere sözleşip ayrıldık.
Emek Restaurant ile ilgili güzel bir yazı:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder