14 Kasım 2013 Perşembe

Santorini'de 2. ve son günümüz


Aslında 2. güne ''acaba öğlen feribota atlayıp İos'a gitsek mi?'' diye başladık:) Şimdi geriye dönüp bakınca biraz da bulup bunayan şımarık tipler gibi hissediyorum itiraf edeyim. 

Ekim ortasındayız. Hiçbir yere benzemeyen özel bir coğrafyadayız. Hava güneşli. Denize bile giriyoruz. Varsın gezi yazılarında belki de biraz fazlaca abartılarak aktarılmış olan Santorini'nin şık ve romantik ambiyansını yakalayamamış, adalı sıcakkanlı insanlarına, şahane yemeklerine denk gelmemiş olalım! Sonbahar ortasında yakaladığımız bu özel hava, çocukların da keyfine ortak olduğumuz bu birlikte nadir zamanlar, Santorini'ye söylenerek geçirilemeyecek kadar değerliydi.  Bir şekilde ikna olup ''o kadar geldik tadını çıkarmaya bakalım '' dedik ve kaldık. Yazdan kalma güzel bir deniz günü geçirdik. 

Aslında Kaldera'ya bakan, terasında havuzu, jakuzisi olan bir otelde çocuklar olmadan kalabilsek o ambiyansı da yakalayabilirdik belki, kim bilir? 


Mutlu, Demet ve Murti bir gece önce akşam bara gittiler. Ben de Başak, Taylan ve Ege ile kaldım. Onları uyutmak için 1,5 saat kadar yatakta şarkı söyledim:) Sabah ta çocuklarla erkenden kalkıp otelimizin kahvaltı salonundan güneşin doğuşunu seyrettik, bomboş Santorini sokaklarında koşturduk, Kaldera'daki 4-5 direkli yelkenlilere hayran hayran baktık. 

Daha sonra sırayla Demet ve Mutlu da bize katıldı. Ara sokaktaki vasat ama bir şekilde kanımızın ısındığı kafede kahvemizi içip biraz daha sokaklarda dolaştık, çocuklara ve kocalara hatıra T-shirtler aldık. Ardından teleferiğe yakın manzaralı bir kafede, iyi kahve bulmak umuduyla bir kez daha mola verdik. Çocuklar, buradan eski limanla Fira merkezi arasında yük taşıyan eşekleri ve teleferiği izlediler. Manzara güzel, kahve ve servis berbattı:) 

Hemen yanıbaşımızdaki eski teleferik gişesinden, ertesi gün feribota bineceğimiz limanın eski liman olmadığını öğrenmemiz açısından da buraya geldiğimiz iyi oldu. Yoksa sabahın köründe çocuklar ve onca yükle teleferiğe nasıl ulaşacağımızı kara kara düşünüyordum. Dönüşte bir de dondurma molası verdik:) Bize ve çocuklara kalsa daha da uzatacağımız bu molayı, Murti'nin telefonla tacizi sonrası yarıda kesip:) otele döndük ve Kamari Plajı'na gitmek üzere yola koyulduk.


Otelimizin kahvaltı salonu
Otelimizin kahvaltı salonundan gün doğumu
Mutlu, Demet ve Murti uykuda
Çocuklar oyunda:)




Tasarımlarını çok beğendiğimiz dükkan
Tipik bir sokak. Ev yok.
Burada yerleşik yaşayan insan yok. Her yer dükkan:)
Dükkanları işletenler, servis yapanlar da genelde göçmenler.











Gün Boyu Kamari ve Perissa'da:

Öğle vakti denize girmek için adanın diğer popüler plajlarından olan Kamari'ye gitmeye karar verdik. Sezonunda epey kalabalık olduğunu tahmin ettiğimiz bu plaj rüzgarlı olduğu için sadece arabadan inip şöyle bir baktık ve bir gün önce gidip beğendiğimiz Perissa Plajı'na tekrar gittik. Bütün gün Perissa Plajı'nda yüzdük, çocuklarla oynadık, dinlendik. Murti ile plajın sonundaki kayalık boyunca yüzdük. Kayalık boyunca denizin hiç derinleşmemesi, beyaz üzeri siyah çizgili kumlu deniz altı ilginçti. Mutlu, fizyolojik ihtiyaçları dışında hiç kalkmadan şezlongunda kitap okudu:)  Perissa sahilinde şekilden şekile girip şen şakrak fotoğraf çektiren Amerikalılar, sevgilisine seksi pozlar veren bayan Samantha sakin günümüze hareket kattılar:)



Denizin derinliğinin hiç değişmediği kayalık

Taylan'ın yanardağı? ve fotoğrafı







Santorini Hatırası

İmerovigli'de Akşam Yemeği:

Akşam yemeği için, bir gün önce akşam içki içmeye gittiğimiz İmerovigli'nin meydanında görüp kokularından mest olduğumuz ''Anogi'' Restaurant'a gittik. http://www.anogirestaurant.gr/imerovigli-restaurant

Önceki gün doluluğunu fark etmemiş gibi! rezervasyon yaptırmadan gittiğimiz için, hemen yer bulamasak ta, komşusu salaş/sevimli ''Estia'' restaurantta içmeye başlayıp, çocuklara da yemeklerini yedirip 1 saat beklediğimize değdi. 

Güzel ev şarabı, Leziz yemekleri ve sıcakkanlı servisi ile Anogi, son gecemizde Santorini'ye keyfimiz yerinde veda etmemizi sağladı.  

TripAdvisor'da Anagi
Tripadvisor'da Estia

13 Kasım 2013 Çarşamba

Santorini'de ilk gün - Fira, Kırmızı Plaj, Perissa, İmerovigli


12 Ekim cumartesi günü Atina'ya, oradan da 1 gün önce ''hadi gidelim'' diye son anda karar verdiğimiz Santorini'ye uçtuk. 

Yunanistan'ın en popüler adaları listesinde hep ilk sırada olan Santorini'den, fotoğraflarını görüp, oluşum hikayesini ve hakkındaki yorumları okuyup üstelik bir de Kiklat'lara kadar gitmişken uzak kalmamız mümkün değildi. 




Atina Havaalanı'nda bir kafede bir şeyler içip Santorini uçağını beklerken, Lonely Planet'te ilk sıralarda önerilen, web sitesine bakınca da iyi gözüken Loizos Apartments'tan yer ayırttık. http://www.loizos.gr/

Kısa ve keyifli bir uçak yolculuğunun ardından Santorini'yi kuşbakışı ilk gördüğümüz an gerçekten etkileyiciydi. Bununla birlikte uçağımız havaalanına indikten sonra düşüncelerimiz epey değişti. Bakımsız bir havaalanı, yol boyunca sıralanmış özelliksiz yazlık evler, gözümüzü tırmalayan 1-2 köhne spor salonu vb. detaylar, hayalimizdeki Santorini görüntüsünden epey uzaktı doğrusu. 

Otelimizin transfer aracı ile Santorini'nin merkezi Fira'daki otelimize varıp, 1-2 adım ötedeki ''kaldera'' manzarasına bakıp tipik Santorini manzarası ile tanışınca biraz daha iyi hissetsek te, vasat akşam yemeğimiz ile başlayan Santorini maceramızın beklentilerimizi karşılamadığını söylemek mümkün. Burası pahalı ama ödenen paranın karşılığını vermeyen bir ada.

İlk akşamımıza dair aklımda kalanlar; 

  • Açık hava alışveriş merkezindeymişiz gibi hissettiren Santorini sokakları,  
  • Tatlı dilleriyle boş tavernalarında bizi akşam yemeği yemeye ikna edip, ardından kötü yemekleri ve çocuklara karşı kötü muameleleri ile keyfimizi bozan garsonlar,
  • Bulduğumuz boş meydanda akşam sohbeti ve kaybolan cep telefonum:(
  • Murti ile kaybolan cep telefonumun peşinden gidip bulamamamız, yol üstündeki karakterli barda teselli içkisi ama bu sefer de Murti'nin polarını kaybedişimiz:(

Ertesi sabah, tüm tatil boyunca olduğu gibi güneş doğmadan uyandım. Murti'yi de uyandırıp eski limana inen 145? basamaklı merdivenleri inip çıkarak bir sabah koşusu yaptık. Limana indiğimizde deniz kenarında oturup biraz dinlendik. Koşumuz, basamaklardaki eşek sidiği kokusunu saymazsak keyifliydi. 

Otelimize dönerken ''acaba kalderaya bakan bir otele mi geçsek?'' diye düşünüp otel araştırdıysak ta Santorini'de fazla gün geçirmek istemeyeceğimize dair hislerimiz ağır bastığından vazgeçtik.

Günün geri kalanında, öğleye kadar ''Red Beach'', öğleden sonra  ise ''Perissa'' Plajı'nda vakit geçirdik. Deniz tatilimizin uzatmalarını yaşatan güneşli güzel bir gündü. 

Akşam Fira'da meşhur gün batımını izledikten sonra, İmerovigli'de tüm zamanların en pahalı içkisini içip günü sonlandırdık. Detaylar fotoğraflarda:)


Otelimizin yanındaki sokaktan
gün doğumu

Kaldera


Sabahları kahvaltı yaptığımız kafe


Çocuklar araçsız sokakların tadını
 yine bol bol çıkardılar
Otelimizin Havuzu


Red Beach:



Mutlu'nun ''geçmeyin'' yazıyor diye
herkesin geçip yürüdüğü patikadan ilerlemeyi sorguladığı nokta:)



Tesadüf!
Patika üstünde Kızıl taşlarla oynama molası

Dünyadaki tek canlılar bizmişiz gibi hisssettiren ''Red Beach''.
Püskürük taştan tepelerin içine oyulmuş mağaraların metal kapıları,
absürd plaj dekorunu tamamlıyor.

Başak ve Ege ile bu güne ait fotoğrafları ve notları paylaştığımda yukarıdaki fotoğrafla ilgili şu notları eklememi istediler:
  • Kapının önündeki şezlongda uzanan abladan cips çaldık
  • Kayalığın ucundaki mağaralarda saklandık, oynadık




Perissa Beach:

Başak, Ege ve Taylan sahilde rastladıkları çocuklarla
savaşmaya çalışıyorlar






Fira'da Gün Batımı:














http://www.santorinidream.info/santorini.html