20 Mayıs 2013 Pazartesi

İznik'te Göl, Dikilitaş, Kiraz

2 yıl önce, Mart ayında bahar dallarını yakalayalım diye erken erken gittiğimiz İznik'e bu yıl
19 Mayıs'ta ağaçlar kirazla doluyken gittik. Körfezi dolaşarak nefis dağ yolundan 2,5 saat sürdü. 


10:30'da, göl kenarındaki çay bahçemizde, salkım söğüt altında bir masaya kurulduk ve yanımızda getirdiğimiz simit, peynir, zeytin, domates, salatalık ve Sayra'nın börekleri ile kahvaltı ettik. Tam kararındaki serin hava ve söğüt altının sakinleştirici etkisiyle olsa gerek zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Göl kenarında geçirdiğimiz 3 saat boyunca neler gördük neler:)
  • Su yılanları
  • Kurbağa
  • Leylek
  • Kütük sahibi göl kuşları
  • Gümüş balıkları
  • Yavru kerevit
Çocuklar gölden sopayla
yosun toplamayı çok sevdiler
Göl kenarında oturduğumuz ağacın hemen yanıbaşında balıkçılar kıyıdan attıkları ağla, yarım saat içinde bir mini kamyonet kasasını neredeyse dolduracak kadar ''Gümüş Balığı'' yakaladılar. İlk kez gümüş balığını bu kadar yakından gördük. Gümüş balıkları, balıkçıların dediğine göre Çanakkale'de işlemden geçirildikten sonra cips gibi bir şey yapılıp yurtdışına ihraç ediliyormuş. Kilosu 70 kuruşa satılan gümüş balığının ufağı makbulmüş.





Gümüş balıklarının arasından çıkan bu yavru kereviti
suya geri bıraktık
Söğüt altındaki masamız
Öğle yemeğimizi çarşı içinde bir esnaf lokantası olan Lezzet Lokantası'nda yedik. İşkembe ve kelle-paça çorbalarını, ciğerini, dönerini beğendik. 

Lezzet Lokantası'nın aşçıbaşı
Hazır İznik'teyken, ''çocuklara çininin nasıl uygulandığını izleyebilecekleri bir atölye bulabilir miyiz?'' diye heveslendiysek te, yol üstünde şov amaçlı vasat bir gösteriden daha fazlasına denk gelemedik. Şehrin içinde çinicilik, en azından bizim gittiğimiz pazar günü, sadece evlerin numara levhalarında ve çöp tenekelerinin üzerinde baskı şeklinde hayat! bulabilmişti.



Murti Taylan elele
Öğleden sonraki durak yerimiz fantastik ''Dikilitaş'' oldu. Dikilitaş'ın çevresini saran ağaçlar kirazla dolu olunca, taşın gölgesine çökmeden önce çocuklarla bahçelere daldık:) Ağaçlardan kiraz topladık, bol bol da yedik.














Ekoş barbili çantasına kiraz toplarken:)






Mutlu: Buralarda kiraz bahçesi kaça?
Kirazcı amca: Başına dert almak mı istiyorsun?
Murti: Komşu kızı...


İstanbul'dan İznik'e gidip 2-3 saat bir Dikilitaş'ın basamaklarında oturuyoruz deyince komik geliyor ama durum bu:) Meyve ağaçlarıyla kaplı bir ovanın orta yerinde, uzaktan ağaçların arasında sivri sivri kendini ilk gösterdiğinde bile ilgi/heyecan uyandıran bu fantastik Dikilitaş, bizi bir şekilde kendisine çekmeyi başarıyor. 







Dikilitaş'tan sonra gölün karşı yakasından geri dönüp o yakayı da keşfetmeye karar verdik. Bira için durakladığımız kaya dibindeki şahane manzaralı Karacakaya Restaurant'ı keşfettik. Bir dahaki sefere burada daha fazla vakit geçirelim dedik. Ve her zaman olduğu gibi acılar içinde trafik ve yol çilesi çekerek gece vakti İstanbul'umuza vardık.

Karacakaya Restaurant&Konaklama
Tel: 0-531 932 54 24/Nuri Çetin



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder