23 Mayıs 2013 Perşembe

St Johann in Tiroll Şubat 2013-İlk Gün 17 Büyük

7 Büyük + 5 Küçük = 17 Büyük
Handan, Ela, Ömer, Sayra, Ekin, Murti, Demet, Taylan, Mutlu, Damla, Başak ve Ege

İlk günkü halimizi en iyi yansıtan fotoğraf:)
St. Johann in Tiroll'e daha önce gelmiş olmanın verdiği sorumluk duygusu, ''bu kalabalık halimizle nasıl organize olacağız?'' endişesi ile birleşince sabahın köründe normal kalkış saatimden de erken kalktım. Bir an önce çocukların kayak okulunu organize edip kendimi dağa, kaymaya vereyim diye düşündüm ama; alternatif 2 okul arasından okula karar vermek, kayak, kask, ayakkabı ve batonları kiralamak, neyi nasıl yapacağımızı öğrenmek, birbirimizi kaybedip bulmak, tıkış tıkış kayak odasının içinde çocukları giydirip hazır hale getirmek biraz zamanımızı ve enerjimizi aldı:) 

Okulun başlama saatine yetişmek için acele ettiğimizden, olduğundan da uzun gelen otel-kayak okulu arasındaki 15 dakikalık yolda, uzun zamandır kara hasret çocuklar, lapa lapa yağan şahane karın tadını çıkaramadılar bile. Ne gıcıkmışım!:(

Başak ve Ege kahvaltıda
Ela ve Başak kahvaltıda
Demet derin bir nefes alıp enerji topluyor:)
Her derde deva lolipop!
Biz perişan! Çocukların keyfi gıcır:)

Yaklaşık 2 saat süren mücadele sonrası taşlar yerli yerine oturdu. Çocuklar ''kırmızı'' renk kodlu
''SkiSchool St Johann''da ders almaya başladılar. Ege ve Taylan yarım gün. Başak, Ekin ve Ela
tam gün. Bu okulu tercih etmemizin nedenleri:
  • Taylan ve Ege'nin motivasyonunu artırıcı oyun parkının da olması, 
  • Çocuklar yorulunca onları gezdiren eğlenceli Bobo treninin olması
  • Yeme-içme yerinin dibinde oluşu
  • Mavi okula kıyasla daha eski/köklü olması 


Sarı kasklarıyla Ege ve Taylan biraderler
Çocuklar kayakta yoruldu.
Biraz ''Bobo Express'' molası
Ela, Başak ve Ekin öğle yemeği molasındalar.
Ceplerine koyduğumuz 10 Avro ile kendi başlarının çaresine bakıyorlar.
Dersler bitti. Otele dönüyoruz.

Serbest zamanın tadı
Tipik bir kare!
Kıyafetler ve mekan farklı:)
Hoooppa:)

Handan ve Ela'nın St. Johann'a bizden önce gelip kasabayı iyice keşfetmeleri iyi oldu. İlk gelişimizde haberimizin bile olmadığı şahane belediye havuzu ile tanıştık. Kaldığımız otel sayesinde ücretsiz yaralanma hakkımız da olunca, bu havuz kayak sonrası gidip yüzdüğümüz, sıcak jakuzili açık hava havuzunda sefa sürdüğümüz bir uğrak oldu. Çocuklar kaydıraktan kaymaya bayıldılar. Bizler de lapa lapa yağan karın, gece mavisi gökyüzünün ve 1 kere de havai fişeklerin altında sıcak su havuzunda yıkanmaya...:)



Havuz Yolu
Havuzdan çıkan çocuklar
Bobo Rozeti. Gururla:)

Günümüzü gezimizin uğraklarından biri olacak italyan Villa Masianco'da yediğimiz akşam yemeği ile noktaladık. Rezervasyon şart!









Gökçeada/Vakkas 2- Rüzgarlı Çınaraltı-Zeytinli

Yeşil Vadi'nin 2 numaralı Vakkas'ı tanımadığı bizlere bile çok sokulgandı.
Çocuklar bu Vakkas'ı doya doya mıncıklayıp okşamanın tadına vardırlar. 
Sabahın erkencileri olarak, Murti ve Vakkas ile
yeşil vadi civarında kısa bir gezinti yaptık
Taş Evimizde-1
Taş Evimizde-2
Başak ve Taylan Vakkas-2 ile



Sabah kalkıp Yeşil Vadi'de biraz vakit geçirdikten sonra, kahvaltılık alışverişimizi yaptık ve Tepeköy'deki Semadirek manzaralı Çınaraltı'na gittik. Burası bence adanın en güzel manzaralı yeri. Ayakta durmanın bile zor olduğu rüzgarda, Çınaraltı'ndaki bir piknik masasında, zor da olsa kahvaltımızı ettik. Çocuklar rüzgara maruziyetlerini azaltabilmek için kaya üzerine yatmak durumunda bile kaldılar. Epey mızırdandılar.

625+ yaşındaki Çınar Ağacı
Rüzgardan korunmaya çalışan Başak


Kahvaltı'dan sonra, rüzgar hareket etmememiz için epey direnç gösterdiyse de, geçtiğimiz yılki Gökçeada ziyaretimizde sadece Murti'nin yürüdüğü minik göl ve yanındaki klübeye yürümeye karar verdik. Yamaç aşağı, patikasız arazide çocuklarla yürümek kolay olmadıysa da iyi idare ettik. Yarım saatlik debelenmenin ardından Mutlu, Demet ve çocukları manzaralı, rüzgarın hissedilmediği düz çimenlik bir alanda bırakıp Murti ile biraz daha koşar adım yürüdük. Ama  rotayı şaşırdık ve göle varamadık. Mutlu ve Demet'i fazla bekletmemek için ısrarcı olmayıp geri döndük. Bu arada yolda yılan gördük.


Mutlu ve Demet'in çocuklarla bizi beklediği yer

Ceviz ağacı ile oyun-1
Ceviz ağacı ile oyun-2
Ceviz ağacı ile oyun-3
Minik Çobanlar

Gökçeada Hatırası
Gökçeada Hatırası
Geyikler Kraliçesi


Sert rüzgar ve arazi şartları medeniyet özlemimizi artırdığından olsa gerek, Çınaraltı'ndan sonra adanın en medeni ve güzel köyü Zeytinli'ye gitmeye karar verdik. Barba Hristo'da tatlı molası verdik. İşine olan saygısı ve tatlılarının güzelliği ile daha önce geldiğimizde hayran olduğumuz Hristo Amca'ya, adada bizden başka ziyaretçi olmamasına rağmen açık dükkanı ve buna rağmen taptaze, enfes tatlı ve dondurmalarıyla bir kez daha hayran kaldık. 

Hristo amca sohbetimiz sırasında bize Beşiktaş'ın meşhur sağbeki Hristo olduğunu söyleyip lafı Lefter ile arkadaşlığına filan getirdiyse de bloğu yazarken kendisinin çakma Hristo olduğunu öğrendim.




Barba Hristo'nun karşısında
Fener-Rum Patrik'inin restore ettirdiği ve yazları gelip kaldığı ev




Başak ve Ödev

Çakma Sağbek Hristo hikayesinin perde arkası:
http://www.gokceadaliyiz.com/gokceada_yazi_detay.php?id=53