26 Temmuz 2012 Perşembe

Burhan Doğançay'a Özel Ziyaret

Geçtiğimiz haftasonu Şebnem ve Kuzey ile buluşup Burhan Doğançay'ın İstanbul Modern'deki sergisine gittik. İstanbul'da haftasonu sabahları erken yol almanın nimetlerini çok iyi bildiğimizden, kahvaltı için erkenden Karaköy'deki Namlı Gurme'de buluştuk.

Şebnem ile Kuzey'i beklerken balıkçıların heyecanla bize gösterdiği, Karaköy İskelesi'nin önünde oynaşan minik siyah boğaz yunusları, erken başlayan günümüzün ilk hediyeleriydi.


İstanbul Modern ziyareti öncesi, ''değişiklik olsun'', ''ekonomik olsun'' diye müze kafesi yerine Karaköy'deki popüler kahvaltı mekanı Namlı Gurme'de kahvaltı etmek pek te iyi bir fikir değilmiş. Menü zengin, yiyecekler lezzetli, ama mekan dar, deniz manzarası yok. Üstüne üstlük müzenin kafesinden çok daha pahalı bir yermiş burası...

Kahvaltı sonrası, İstanbul Modern'deki Burhan Doğançay'ın ''Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı'' başlıklı sergisi ziyaretimiz ise pek keyifliydi. Sergi ile ilgili detaylı bilgi için tıklayabilirsiniz. 
Çocuklar sergide koltuk kapmaca oynarlarken
Sabah saat 10:00'da bizden başka ziyaretçi olmaması müze adına üzücü bizim açımızdan sevindiriciydi. Şebnem ile çocuklara sanat sevgisi aşılamak, bazı kavramlarla onları erkenden tanıştırmak için çabalarımız olmadı değil! Uzaktan yırtılıp, rulo halde dışarı taşmış kağıt görünümünde olan hem üç hem de iki boyutlu tabloların uzaktan benzer algılanmaları epey ilgilerini çekti.


Ben birara kendimi Başak'a ''retrospektif''in ne demek olduğunu anlatmaya çalışırken bile buldum:) Ne gereksiz bir çaba!:) Çocuklar her zaman yaptıkları gibi 5-10 dakika bizi dinleyip kafa salladıktan sonra bağımsızlıklarını ilan ettiler.  Birarada olmanın tadını çıkarıp itiştiler, koltuk kapmaca oynadılar.  Klasik müze broşüründe yer alan resimleri müze duvarlarında bulma oyunu oynadılar; hatta müze güvenlik görevlisini de kendileri ile oynattılar.  Evden getirdikleri minik arabaları boş geniş zeminde doyasıya yarıştırdılar.

Çocuklar küçük arabalarını yarıştırırlarken...
Her gezide olduğu gibi yine Kuzey'den güzel bir anektod:)
Burhan Doğançay'ın ''sapak'' çalışmalarından birini Kuzey'e gösterip, yolda karşısına böyle bir sapak çıksa, üzerinde ''sapak'' yazsa, bu sapağın tam karşısında yine üzerinde ''sapak'' yazan ama şehirdeki sapaklara benzer renksiz bir sapak görse hangi yöne sapacağını sordum.

Anektoda konu olan sapak
Kuzey önce her iki tarafa da gidip neresinin doğru yönü gösterdiğini anlamaya çalışacağını söyledi. Daha sonra cevabını değiştirmek istediğini, renksiz olana sapacağını, zira böyle renkli cicili bicili sapağın doğru yönü gösteremeyeceğini belirtti:)

Bu güzel sergi gezimizi İstanbul Modern'in kafesinde, bizler kahve, çocuklar sıcak çikolata ve limonata içerek noktaladık.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder