Geçtiğimiz haftasonu da çocuklarla ''Van Gogh Alive'' adlı dijital sergi için Antrepo 3'teydik. Kapıdaki uzun kuyruk ilk başka bizi ürkütse de hızlı ilerledi ve fazla beklemeden içeri girebildik. Resimlerin, dijital imajlar halinde duvarlara, kolonlara ve zemine yansıtılması ve bu yansıtmaların birbirini tüm mekanda tamamlıyor, takip ediyor olması bize ilginç geldiği kadar çocuklara da ilginç geldi. Ellerine verdiğimiz dijital fotoğraf makineleri ile hiç çekmedikleri kadar fotoğraf çektiler.
Sergi sırasında çok eğlendiklerini gözlememize rağmen, sonrasında sergiyi nasıl bulduklarını sorduğumuzda ''korktuklarını'' söylediler. ''Tarladaki Kargalar'' resminde yer alan kargaların hareketlendirilmesi onları biraz ürkütmüş. Ege de sanırım ortam karanlık olduğu için biraz korktu.
Van Gogh'un ressam Paul Gauguin ile arkadaşlığının bozulması üzerine sol kulağının bir kısmını kesip, giderek kötüleşen ruhsal hastalığı sonucunda kendini göğsünden vurarak intihar etmesi ressamın hayatından trajik notlar . Kimi sanat tarihçileri Gauguin ile yaptıkları hareretli bir tartışma sonucu Gauguin'in isteyerek ya da kendini gard amaçlı olarak Van Gogh'un kulağını kestiğini de iddia ediyorlarmış. Van Gogh, resim kariyeri boyunca kardeşi Theo'dan aldığı maddi destek sayesinde ayakta durabilmiş. Belki de resimlerde bu trajik hikayenin izlerini görüp/hissedip ürktü çocuklar bilemiyorum.
Sergi sonrası, Fasuli'de yenen kara lahana sarması, kuru fasülye, turşu ve lahana çorbası çok lezzetliydi. Fasuli'nin az ilerisinde yer alan Kılıç Ali Paşa Camii'ni de ziyaret edip, camii avlusundaki cami maketinde yerimizi tespit etme oyunu oynadıktan ve avludaki karların son zerresine kadar keyfini çıkardıktan sonra, İstanbul Modern'in muhteşem manzaralı kafesinde Şebnem, Mutlu ve ben kahvelerimizi, çocuklar da sıcak çikolatalarını yudumladılar. Böylece hem kendimiz hem de çocuklar için keyifli geçen bir günü tamamladık.
Canımın içi bu blog işi öyle olmaz bak :)) Biz okuyosak sen de yorumlara cevap yazıcan :)) Ahahahah
YanıtlaSil:)
YanıtlaSil