31 Ekim 2012 Çarşamba

20 Ekim-Venedik

Gökyüzünden kuşbakışı bakınca bir balığa benzeyen Venedik, 118 adacık üzerine kurulu, asfalt yollar yerine 170 su kanalı olan, adalar arası bağlantıların 400 köprü ile sağlandığı, fantastik bir şehir.  

Kuşbakışı Venedik
İstanbul'dan 16:30'da hareket eden uçağımızla, yaklaşık 2,5 saat süren bir yolculuğun ardından Venedik Havaalanı'na ulaştık. Hava henüz aydınlık olduğundan, havaalanından Venedik'e Alilaguna'nın işlettiği vaporetto ile gitmeye karar verdik. Biletlerimizi aldıktan sonra vaporetto için 45 dakika beklememiz gerektiğini farkedince, aydınlık havada şehre giden su yolunda etrafı seyretme hayalimiz suya düştü düşmesine ama Başak, Ege ve Taylan iskelede beklerken epey eğlendiler. Pis kahve bardaklarını mıncıkladılar. Çöplerle futbol oynadılar. Kahve şekerlerini yalamaya kalktılar. Bizler de onları dizginlemeye çalışırken oluşan gerginliğimizi ve yol yorgunluğunu kahve içerek üzerimizden atmaya çalıştık:)

Vaporetto'nun Kalktığı İskele
İskele Rampasında Başak, Ege ve Taylan
''Rap Rap Rap'' sesleriyle ortalığı inletirlerken 
Bindiğimiz vaporetto zaten öyle etrafın izlenmesine olanak veren türde bir vaporetto değildi. İçine çöküp oturulan, suyun göz hizamızın üzerinde kaldığı adeta kapaklı sandık gibi bir şeydi.

Vaporettoda
Vaporettoda
Karanlıkta, hafif dalgaların içinde etrafımızı görmeden vaporetto ile yolculuğumuzu yaptık ve Rialto köprüsü durağında, uyandırılan sinirli çocuklar kucağımızda, 2 çocuk arabası ve 2 bavul yükümüzle kendimizi güç bela iskeleye attık. İskelede yüklerimizle otelimizin yolunu bulma çabalarımıza etrafımızı çevreleyen merdivenlerin ve ağlayn çocukların eşlik etmesi o an biraz sinir bozucuydu doğrusu. Çocukla tatil ciddi kondisyon işi!

İskeleden otele giderken mutlu bir an!

6 idari bölgeye (sestiere) ayrılmış Venedik'te adres sistemi alışılmışın dışında. Sokak isimleri yok. Adresler sadece idari bölge adı ve kapı numarası ile tanımlanıyor. Google haritalarımız da çalışmayınca ''Cannaregio'' bölgesinde ve Rialto köprüsü'ne sadece 5 dakika yürüme mesafesinde bulunan otelimize ulaşmamız biraz zaman aldı.  
Otelimizin Adı: Al Lion Morossini. 17. yüzyıldan kalma eski taş bir binada yatak ve odada kahvaltı veren basit bir otel. http://lionmorosini.hotelinvenice.com/

Otelimizin baktığı avlu öncesi son geçit

Otelimizin Baktığı Taş Avlu
Murti bu kuyuyu Dampyr'in bir macerasında şeytanı hapsettiği kuyuya benzetti.

Otel Odamız
Yorgun ve aç bir şekilde hızlıca odalarımıza yerleşip yiyecek bir şeyler atıştırmak için dışarı çıktık. Otelimizin hemen yanıbaşındaki lokantada yine bir yandan çocukları zapdetmeye çalışarak yedik, içtik. Çıkmaz sokaktaki bu Venedik lokantasında yan masamızdaki Fener'li abilerle selamlaştık, şakalaştık:)
İlk akşam Yemeği
Yemek Sonrası Antrenman
Otelimizin Bulunduğu Avluyu Paylaşan Sevdiğimiz Bar
Gece Rialto Köprüsü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder