Martıları, gazozu, eğlencesi, keyfi, muhabbeti bolmuş.
Bizim ulaşım için tercih ettiğimiz İDO vapurunun ise koltuğu, sıkıntısı, kapalı kapısı/penceresi, karbondiyoksiti, kalabalığı boldu.
Tek elle tutulur yanı ''hızı'' olan ve adaya biran evvel ulaşma hayaliyle tercih ettiğimiz ''Hızlı İDO'', Kınalı ve Burgaz'dan sonra Heybeli'yi pas geçip önce Büyükada'ya yolcu indirip dönüş yolunda bizleri Heybeliada'ya bırakınca, hızlı ulaşım hayalimiz de kursağımızda kaldı... Kabataş'tan 10:50'de hareket edip 12:00 gibi Heybeliada'ya varmış olduk. Bir daha tercih edeceğimizi sanmam...
Adada bizleri miskin miskin güneşlenen kediler ve Heybeliada Heyamola Ada Lokantası karşıladı. Arkadaşımız Basir'in 6 ay önce açtığı Heyamola Lokantası'nda, adanın ve baharın simgesi sarı mimozalarla bezeli bize özel hazırlanmış upuzun beyaz örtülü masada nefis bir kahvaltı ettik ve uzun ada günümüz için enerji topladık. Başak ve Ege ellerine verdiğim fotoğraf makinası ile etraftaki kedilerin fotoğraflarını çekip oyalandılar.
Kahvaltı'nın ardından ''büyük ada turu'' yürüyüşümüze başladık. Çocukları yürümeye motive etmek için bir külah çikolatalı dondurma yetti. Ege, turun çoğunda arabada uyudu. Başak ise çoğunlukla yürüdü, zor zamanlarda Selim'in omuzunda şımardı. Yaklaşık 2 saatlik yürüyüşte mızırdanmadan iyi idare etti.
Faytoncumuza son günlerde gazetelerde boy gösteren ''adalardan faytonların kaldırılacağı'' söylentisinin aslının olup olmadığını da sorduk. Ada halkının ulaşımı için daha modern elektrikli ulaşım seçenekleri üzerinde durulduğunu, ada yollarının uygun olmaması nedeniyle bunun devreye sokulmasının zaman alacağını, faytonların ise gezi amaçlı devam edeceğini söyledi. Yüreğimize su serpti...
Faytondan tam inerken gün boyu aradığım ve tüm adada heralde toplasan sayıları 5'i bile bulmayan çocuk oturaklı bisikletlerden biri karşıma çıkınca hemen kiralayıp bir tur Başak bir tur da Ege ile yine Değirmen Burnu tarafında dolaştık. Çok hoşlarına gitti. Ada gibi bir yerde bile küçük çocukla bisiklete binebilmek için uygun bisiklet ve çocuk kaskı olmaması ne acı. Adalar belediye başkanı olsam her bisiklet kiralayan dükkana 10'ar tane bağışlardım en az.
Bisiklet gezimiz sonrası yine Heyamola Ada Lokantası'nda toplandik ve günü burada yediğimiz leziz akşam yemeği ile tamamladık. Aralarda da, Heybeliada buluşmamızın ana vesilesi olan Didem, Burçin ve Özlem'in doğum günlerini kutladık:)
Bir sonraki gelişimizde, bu kez zaman ayıramadığımız Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın şimdi müze olan evini, İsmet İnönü'nün yazlık evini ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu da görmeyi umuyorum.