Bırakmam, yazma hızımın gezme hızıma yetişemesi yüzündendi.
Yeniden yazmaya başlamam ise çocukların büyüyüp kısa bir süre sonra kendi başlarına seyahat etmeye başlayacaklarını gururla:) ama biraz da içim burkularak kendime hatırlatarak oldu. Hatırlamak istediklerimize hafızamız yetmiyor. Yazmak, fotoğraflamak, arşivlemek şart:)
Yeniden başlayalım o zaman:) Kısa kısa... Çok zorlamadan...
Kim kim gittik?: Sibel, Utku, Defne, Mutlu, Damla, Başak, Ege
Nerede Kaldık?: Karahayıt'ta Mucize Termal Otel'de - Mucize Termal otel fb sayfası
Mütevazi, uygun fiyatlı, kahvaltıları muhteşem, renkli şifalı suyun odalara bolca pompalandığı bu otel, lüks arayışında olmayan, sakin, doğa içinde, sıcak, temiz bir işletme arayanlar için birebir.
İlk Gün: 15:00 gibi otelimize yerleşip, Karahayıt Köyü Çarşısı'nda yeni açılan İnci Mutfak Lokantası'nda yemek yedik.
Çarşıda biraz vakit geçirdikten sonra Hierapolis Kuzey ve Güney Kapıları'nın tam arasındaki Koca Çukur Bölgesi'ne araçlarımızı park edip gün batımında traverten yürüyüşüne yetiştik. Hava kapalı olduğu için çok az insan vardı. Şanslıydık:) Gün batımında kapalı havaya rağmen manzara fantastikti. Travertenler de öyle. ''Kararmış, değmez!'' yorumlarına sakın inanmayın. Çocuklar da uzaktan bakıp başta ön yargılı yaklaştılarsa da yürüyüşe başlayınca önlerine gelen manzara ve su birikintilerinden, travertenlerden çok etkilendiler.
Müze kart ile ücretsiz giriş yaptığımız traverten yürüyüş parkurunda gidiş-dönüş yaklaşık 2,5 saat geçirdik. Memleket güzel:)
